Her hareket bir tezle başlar ve karşı-tez ile dinamik kazanır. 1. eksende ifade bulan “varlık bilinci” başlangıç tezidir. 2. Eksenin paradigması ise, oluşmuş iradenin karşısında varolabilmektir. 2. ve 8. Evler yaşamdaki en önemli döngüyü ‘’yaşam ve ölüm döngüsünü’’ temsil ederler. Sahip olduğumuz değerleri üretmek ve tüketmekle ilgili bütün konular bu evlerin konusuna girer. 2. eksende yer alan Boğa ve Akrep burçları, varolan sistem içinde kendi değerlerini oluşturabilmek ve varlıklarını koruyabilmek için sürekli bir çatışma içindedirler.
Boğayı ele alalım; Onun zamanı ağaçların çiçeklerle dolu olduğu Nisan ayının sonuna doğru başlar ve Mayıs’ın sonunda çiçekler dökülüp ilk meyveler belirginleşmeye başlarken biter. Bu süreç içinde doğa güzelliğinin doruk noktasını yaşamaktadır. Boğa, öz yıldızı olan Venüs’ten gelen mükemmel bir form duygusuna sahiptir ve bunu yaşamını şekillendirmek için kullanır. ‘’Dünyada mekan ahirette iman’’ sözü Boğa için söylenmiş gibidir. Değerli bulduğu şeylere yatırım yapar, onları biriktirir. Yeteneklerini ve zamanını maddi güvence ve itibar elde etmek için kullanır. Sahip olduğu değerlerin ona pazarlık gücü sağladığına inanır ve akıllıca alış-verişlerle etki alanını ve zenginliğini arttırmaya çalışır.
Alanına saldırılmadığı sürece barışçıl davranan bir derebeyine benzer. Kazanılmış saygınlığına ve özlük haklarına çok önem verir. Bu konularda kendisine meydan okuyanlarla çatışma stratejisi ise, pazarlığı kesmektir. Birikimli ve hazırlıklı olduğu için, dışarıdan gelen müdahalelere kendi tercihlerinden hiçbir fedakarlıkta bulunmadan karşı koyabilir. O kadar inatçı ve kararlı olabilir ki, sonunda onun sahip olduğu maddi ve manevi değerlere göz dikmiş olanlar, taleplerinden ödün vermek zorunda kalırlar.
Akrep ise, Mars ve Plüton etkisi altında olduğu için durağanlığı değil dönüşümü temsil eden bir burçtur. Ağaçların yaprak döktüğü, doğadaki canlıların kendini yokedip yeniden dönüşüme katılarak hayat çarkına tekrar girmeye hazırlandıkları Kasım ayının ruh halini temsil eder. Akrebin felsefesi yaşamın geçiciliği üzerine kuruludur. Boğa gibi değerlerinin üstüne değer koymaya çalışan titiz bir yatırımcı değil, daha fazlasını elde etmek için herşeyi kaybetmeyi göze alan bir kumarbazdır. Değişen koşullardan faydalanmak için, fırsatı gördüğü yerde akışa müdahale eder. Güvenlik, tutarlılık, düzen gibi kavramlara sıkı sıkıya bağlı olanlarla dalga geçer, zira onları samimiyetsiz ve cahil bulur. Açık ve gizli, meşru ve gayrı meşru her türlü tekniği, kullanarak insanları kendi kendilerinden şüpheye düşürür ve zaaflarını tetikleyerek onları istediklerini sandıkları şeyin tam tersine yönelmeye ikna eder. Aslında o da tıpkı Boğa gibi müdahale edilemeyen bir fenomen olarak kalmak ister. Fakat Boğa’nın yaptığı gibi bir netlik sunmaz. Aksine kendine yol açmak için belirsizlikten istifade eder.
Her burç kendini gerçekleştirmek için gölgesiyle bütünleşmek zorundadır demiştik. Bu durumda Boğa ve Akrep’in birbirlerinin tutumlarından çıkartacakları önemli hayat dersleri vardır;
Boğa doğanın tam anlamıyla canlandığı ilkbaharın gelişmeci ve yayılmacı ruhunu temsil eder. Ancak doğal olan değişime direnir. O herşeyi ‘’mükemmel’’ formuyla muhafaza etmek ister. Gelgelelim hayatın dinamik yapısı içinde statik bir tutumla yola devam etmek mümkün değildir. İnsan ihtiyaçları değişir. Alış-veriş içinde bulunduğumuz insanların ve kendi ihtiyaçlarımızın değişimini görmezden gelerek, uygun ve yararlı bir tutum geliştirmemiz mümkün değildir. Tutumlarımızı, beklentilerimizi ve sunduklarımızı yaşama uygun olan şekilde dönüştürebilmek, hayatta kalmamızı sağlar. Boğa da, kendi değerini koruyabilmek için ne geçmişten gelen insanlara, ne biriktirdiği anılara, ne alıştığı eşyalara, ne de benimsediği davranışlara ihtiyacı olmadığını, öğrenmek zorundadır.
Kiraz çiçeklerinin dökülüşünü o kadar şiirsel yapan, meyveye yol vermek için tüm güzelliklerini toprağa saçabilmeleridir. Başka bir deyişle çiçek sahip olduğu değeri korumaya değil, başka bir değer üretebilmek için onu feda etmeye rıza gösterir. Boğa da, kendince kusursuz ve tam olana ısrarla tutunmayı değil, tıpkı bir Akrep gibi hayatın döngüsüne uygun olana yol vermeyi öğrendiği zaman, ‘’değer üreterek değerli olmanın’’ anlamını kavrayacaktır.
Akrebin gücü iyi bir gözlemci olmasıdır. Kendini yaşamın dinamiklerini ve insanların eğilimlerini bir bakışta çözümleyen bir bar filozofu gibi görür. Dışarıdan bakıldığında çok riskli görünen oyunlara girerken, kartlarını insani zaafların tahmin edilebilirliği üzerine oynar. Uyguladığı stratejiler, kendine güvensizlik gösteren ve kolay yoldan çıkan kişileri darmadağın edebilir. Ancak samimiyet ve tutarlılık karşısında dağılmaya mahkumdur. Yaşam bu kadar anlamsızken, nasıl olur da bir insan anlamı kendi içinde yaratabilir? İşte Akrep, bütün kuğuların beyaz olduğu varsayımıyla hareket ederken, böyle bir ‘’kara kuğu’’ ile karşılaştığında gerçekten sarsılır!
Akrep sonbahara özgü tükeniş manzaraların orta yerinde hayata başladığı için, yaşama ve dolayısıyla kendi varlığına nasıl değer katabileceğini anlamakta güçlük çeker. Avuçlarının arasından kayıp gidebilecek hiç bir şeye fazla bağlanmamaya çalışır. Asıl derdi kaçınılmaz sonun – yani ölümün – getireceği acıdan uzak durmaktır. Onun için kesinlik taşıyan herşey ‘’ölüm’’dür. Akrebin ölümü geciktirmek için çabalamak yerine, bir Boğa gibi yaşama saygı duymayı ve onu takdir etmeyi öğrenmesi gerekir. Dökülen yaprakların ve çıplak kalan ağaçların özünde taşıdıkları canlılığı ve yeniden doğma umudunu fark ettiğinde, yaşam ve kendi varoluşu bir anlam kazanacaktır. O zaman Akrep değerli olmanın gider ayak alabildiğini almak değil, gitmeden önce ardında anlamlı birşeyler bırakmak olduğunu ve ölümün böylelikle yenilebileceğini idrak edecektir.
Astrolojik Danışmanlık Hizmetleri hakkında bilgi almak için ziyaret edebilirsiniz.
Benzer Yazılar;
Koç burcu ve Terazi burcu: Gölgemizi Kucaklamak
Boğa burcu sembolizmi: Toprağın gücü ve ormanın ruhu
İkizler burcu ve Yay burcu: Gölgemizle Kucaklaşmak
Yengeç burcu ve Oğlak burcu: Gölgemizle Kucaklaşmak
Aslan burcu ve Kova burcu: Gölgemizle Kucaklaşmak
Başak burcu ve Balık burcu: Gölgemizle kucaklaşmak