21 Aralık En uzun Gece En Kısa Gün
21 Aralık’la temsil edilen ve karakışın başlangıcı kabul edilen, Kuzey Yarıküre’de yılın en uzun gecesi eski zamanlardan beri çeşitli kültürlerde farklı isimlerle kutlana gelmiştir. İbranilerde Tekufat Tevet, Antik Roma’da Saturnalia, İran’da Yelda festivali, Paganlarda Yule ve Hıristiyanlıktaki Noel yortusu kışın bu evresine denk gelen şölenlerden bazılarıdır.
Yılın bu evresinde hasat edilen, toplanıp tuzlanıp hazırlanan tüm besinler tüketilebilir kıvama gelmiş ve içkiler artık fermente olmuştur. İnsanlar kış festivallerinde genelde içlerindeki en yaşlı kişinin evinde bir araya gelir yiyerek, içerek, şarkılar söyleyip şiirler okuyarak hem hayatı kutsar, hem de kışın zor günlerini göğüslemek için kendilerini manevi olarak hazırlarlar. Kış bayramlarında çokluğu ve bereketi temsil ettiklerinden nar meyvesi ve kuruyemişler sofraları süslerler. Hatta yıl boyunca bereketli olsun diye işyerlerinde ve evlerde nar kırılır.
Dünya’nın Güneş etrafındaki rotasından mütevellit meydana gelen mevsimler, antik Güneş tanrılarına dair “yeniden doğuş” ve “ölümden sonra yaşam” gibi mitlere kaynak oluşturur. Yılın bitişi (ölümü) aynı zamanda yeni başlangıçların ve yeniden doğuşun beşiği olarak kabul edilir. Başlayan yeni hayatı kutsaması için tanrılara kurban veren topluluk inançlarına da rastlanır.
En uzun geceyi temsilen kutlanan bayramlarda sembolik olarak Güneş’in yerini alabilecek ışık ve ısıyla ilgili objelere, örneğin mumlara sık sık yer verilir. Geçmiş zamanlarda gece boyu yanan şenlik ateşlerinin etrafında toplanılıp ayinler de yapılırmış. Yaprak dökmeyen çam gibi ağaçlar ve kokina gibi süslemeler kış ortasında baharı anımsamak için kullanılırlar. Tüm bunlar aslında güneşli günlerin dönüşü için umutla bekleyişin içsel sembolleridir.
Zamanın çarkı
Oğlak dönencesi olarak da bilinen yılın en kısa günü Transit Güneş’in Oğlak burcunun ilk derecesine ilerlediği zamanı da simgeler. Kış ölümlülüğün farkına varmanın ve ölümsüzlüğü arayışın mevsimidir. Tanrılarla buluşma, şeytanlarla savaşma zamanıdır. Yaşam yolu karda yürürmüş gibi ağırlaşır ve daha çok çaba gerektirir. Kış dönencesi, doğanın ebedi döngülerinin içinde zamanın başlangıcına esin kaynağı olmuştur. Tam anlamıyla, insan ruhunun nadası ve doğum hikâyesidir.
En uzun gece uzayan günlere açılan bir koridordur. Toprağın altına saklanan doğayı örnek alarak yeni bir hayatın eşiğinde karanlığı en verimli şekillerde kullanmayı öğrenerek yeni hayata hazırlanmak gerekir.
Kış biraz da sonlanan şeylere dair hüzünleri anımsatır. Fakat hüzünler bile paylaştıkça azalırlar. Bu yüzden birlikte planlanan tatiller ve kutlamalar etrafında bir araya gelmek, bir geleneğin bir ritüelin parçası olmak aidiyet duygumuzu perçinler, ihtiyacımız olan desteği sağlarlar.
Zamanın ağırlaşan duygusundan arınmak için biraz da ezber bozmak, kendini her yıl yeniden keşfetmeye gönüllü olmak lazım. Böylece şifa bulmamız ve yaşamımızı zenginleştiren yeni enerjilere yer açmamız kolaylaşır. Zira her defasında yeniden yenilenmiş biri olarak doğmak şans değil ustalık gerektiriyor.
Cesaret ve umutla…
İlk kez HThayat’ta yayınlanmıştır.
Astrolojik Danışmanlık Hizmetleri hakkında bilgi almak için ziyaret edebilirsiniz.
Benzer Yazılar;
Türkiye ve Dünyanın Geleceğine Dair Bir Astroloji Söyleşisi
En Uzun Gece: Zamanın başladığı zaman
Sonbahar Ekinoksu: Işığın ve Karanlığın Uyumu
Sonbahar Ekinoksu: 14 Şubat değil, asıl sevgililer günü bugün!